cumhuriyet.com.tr
1989’dan beri yaşanan olgular, Marmara Denizi’nin kirletilme sürecinin ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sucul ortama kirletici yükü eklendiğinde, ortamda dayanabilen türler kalırlar, dayanamayan türler ya o ortamı terk ederler ya da ölürler. Bu durumda, ortamda tür çeşitliliği azaldığı ve rekabet unsurları değiştiği için, mevcut türlerin fert adetlerinde anormal artışlar olur. Bu durum ekolojide “olumsuz şartlar kuralı” olarak adlandırılır. Ortamdaki bu artışlar uygun çevresel şartlarla desteklenmediğinde, bu anormal artış gösteren tür sönmeye başlar, kitlesel olarak kırıma uğrar. Bu ve Marmara Denizi genelinde gözlenen balık tür ve stoklarındaki azalma, denizde renk değişimleri, denizanası istilaları, kitlesel balık ölümleri gibi olgular, ortamdaki ekolojik şartlarının değişmesi sonucu oluşan değişimlerin tipik örnekleridir.
Vira Haber
13 Mayıs 2021 tarihinde sonsuzluğa uğurladığımız ve yokluğunu bir türlü kabullenemediğim, ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün duayen hocası sevgili arkadaşım, meslektaşım Prof. Dr. Ferit Bingel'in aziz anısına saygıyla. Kaynak: Türkiye Balıkçılığının Geleceği, Bilimsel Düşünce ve Uygulamalarla Kurtulabilir - Nezih Bilecik
Kentekrani
Bu yazımın başlığını okuyanlar, metnin tümünü okumayı bitirmeden, büyük bir olasılıkla yazarın, yani benim, aklımdan bir zorum olduğunu düşünebilirler. Öykümün başlığını okuyanların şunları dediklerini duyar gibiyim:
Haber Sol
İklim krizinin etkilerini azaltmaya yönelik hedefler konusunda ‘karşı oy’ kullanan Türkiye, 2024’te geçtiğimiz hafta sellerle boğuşan Antalya’da COP16’ya ev sahipliği yapacak…
Demokratik Kocaeli
Marmara’ya kıyıya 11 kent var… İleri biyolojik arıtma oranının en yüksek olduğu il Kocaeli… Marmara’yı 24 saat boyunca denetleyen, çevre katliamlarına göz yummayan belediye, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi…
Gazete Duvar
Ne COP27 gibi forum ve konferanslar ne de özel şirketler ve finansal kuruluşlar eliyle iklim krizine çözüm gelecek. Bu etkinlikler ne kadar zorlu ve kaotik bir sürecin bizi beklediğini hatırlatmaları açısından önem taşıyorlar.
T24
Savaş sanayinin patronları, onların emrindeki devlet görevlileri, politikacılar, silah baronları, büyük müteahhitler, büyük yatırım fonları, dev petrol şirketleri ve diğer enerji şirketleri kârlarını ve servetlerini katlıyorlar.
İzmit Körfezi, gerek coğrafi konumu gerekse Türkiye’nin en önemli sanayi alanını barındırması itibari ile lojistik sektöründe çok önemli bir potansiyele sahiptir. Körfez, coğrafi konum olarak İstanbul ve Kocaeli şehirleri arasında bulunmakta olup Marmara denizinin doğusunu oluşturmaktadır. Sanayi yatırımlarının kentsel alanla iç içe olması, yoğun sanayinin getirdiği çevre kirliliği, gemi inşa sanayisinin büyümesi ve dolgu taleplerinin kıyı alanları ve ekosistemler üzerindeki olumsuz baskısı ve Petro-Kimya tesislerinin varlığı nedeni ile etrafında kurulu bulunan 35 adet liman-iskele ve pek çok sanayi tesisiyle İzmit Körfezi; ekonomik açıdan önem taşımakla beraber yoğun sanayileşme ve yıllık 12.000-15.000 arası gemi trafiği sonucu çevresel kirlilik yönünden risk altındadır. Körfez noktasının birinci derece deprem kuşağında olması ve büyük aktif fayların varlığı ise bu riski tetiklemektedir. 1999 depremi ve sonuçları bunun en önemli göstergesidir.
Bursa Hakimiyet
Üç yanı denizlerle çevrili ve tüm sınırları kendisine ait bir de iç denizi olan ülke dediğinizde dünyanın neresinde olursa olsun burası mutlaka bir balık cennetidir değerlendirmesi yapılır.
Adalı Dergisi
Uzun bir süredir yanlışlarla yalanlarla kurgulanmış olan sanal bir dünyada yaşamaya mecbur ediliyoruz. Konu çevre sorunları olunca, sanal ortama yoğun bir cehalet de katkıda bulunuyor.
Adalı Dergisi
Bilim camiasında Marmara Denizi’ni kirletenlerin başında ne geldiği ve denizin nasıl temizleneceği konusunda fikir ayrılığı olduğu ortaya çıktı.
Huuriyet
Bilim, gezegenimizin artık ölüm için gün saymaya başladığını söylüyor. Gidişatı her geçen gün etrafımızda olup bitenlerden görmek de mümkün. Geçen yıl yaşadığımız felaketler bir öngösterim gibiydi... Bu yıl neler yaşadığımızı hatırlayalım...
Cumhuriyet
Boğaziçi’nde zamanında uygulandığı gibi Marmara’nın, İstanbul’un arıtılmamış atıklarına ne kadar alıcı ortam rolü oynayacağı, müsilaj olgusundan sonra yeniden tartışmaya açılmıştır. Atıkların bırakıldığı derinliklerde 2-2.5 mg/l ÇO bulunmamaktadır. Durum yapılacak ölçümlerle her zaman kanıtlanabilir. Bu durumda Marmara’yı veya Karadeniz’i öldürmek için bu kadar yatırıma gerek yoktur!
Posta
Geçen hafta ‘müsilaj’ konusunu hatırlatmıştım size bu köşeden. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın uyarıları çok önemliydi. Sorun şu ki; Prof. Sarı’nın dikkat çektiği noktalar, müsilaj deniz yüzeyini yeniden kaplayıncaya kadar konuşulmayacak. Mustafa Sarı’nın bu anlattıklarından çıkan sonuç şu: Deniz, bünyesinde barındırdığı canlılar vasıtasıyla bizlerle konuşuyor. Peki biz duyuyor muyuz onun sesini?
Cumhuriyet
Müsilaj sorunu ile birlikte bütün gözler önce Marmara Denizi’ne, sonra da İstanbul’a çevrildi. Peki gerçekten en büyük neden İstanbul’dan kaynaklanan atıksular mı? Bunu bu yazıda İSKİ’nin 2021 yılı resmi rakamları ile ortaya koymaya çalışalım.
Yeşil Gazete
Marmara’nın kurtarılması için Prof. Orhon'un önerisi radikal: Havzaya yığılmış 25 milyon nüfusun havza dışına dağıtılması gerekiyor. Bu bir nüfus mühendisliğinden ziyade yeni bir sosyal-ekonomik- ekolojik refah/mutluluk yaklaşımı ve yaşama bakış açısı şeklinde yorumlanabilir.
Posta
Başlıktaki, Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın kaleme aldığı kitabın adı. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım metni şöyle: “Ancak Marmara Denizi’ni kapladığında varlığından haberdar olduğumuz müsilaj, denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin sonucu. Denizi sihirbaz zannettik.
DW
Türkiye son yıllarda sık sık iklim felaketlerine sahne oluyor. Uzmanlara göre, iklim değişikliği hava olaylarını şiddetlendirse de felaketlerin asıl nedeni betonlaşma.
Dünya
Dünya Bankası, iklim ve kalkınma arasındaki bağlantıların ilk kez araştırıldığı öncü çalışma niteliğindeki Ülke İklim ve Kalkınma Raporları (CCDR) dizisinin ilkini, bugün Türkiye için açıklıyor. Dünya Bankası’nın Avrupa ve Orta Asya bölgesinden sorumlu Başkan Yardımcısı Anna Bjerde ve Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Kouame, raporun sunumu öncesinde DÜNYA’ya özel bir makale kaleme aldı
Birgün
O öğrenme heveslisi, nispeten genç ve umutlu günlerden “kıyametin eşiği”ne nasıl geldik, bilemiyorum. Ama bildiğim şu: Çevrenin önemi benim için o sıralar gerçeklik kazandı. Eskisi kadar çalışamıyorum galiba, ancak bugün bile eskisi kadar umudum var. Üstelik bugün o umudu hak eden gençler de var!
Politikam
Denizimiz ise maalesef can çekişiyor. Bunu yıllardır söylüyoruz. Denizi kirleten faktörlerin başında, kapasite ve kabiliyeti yetersiz olan arıtma tesisleri geliyor. Bu nedenle de, Marmara Denizi’ndeki müsilaj felaketini artık Körfez’de de görmekten korkuyor herkes. Bölgemize acilen bir “Körfez Atıksu Yönetimi Stratejik Planı” gerekiyor. Edremit Körfezi “hassas su alanı” özelliği taşıyan bir deniz ve kapalı bir havza olduğu için, İleri Biyolojik Arıtma Tesisleri’nin zaman geçirilmeden inşası gerekiyor.
Milliyet
Bu yaz müsilaj dışında denizlerde bir bela daha dolaşıyor: Zehirli balıklar. En çok da Trakonya. Yani çarpan balık. Kalp krizine bile neden olabiliyor. Balon ve aslan balıkları, zehirli deniz kestanesi ve mor deniz anası da zararlı türler arasında.
Bianet
Bu ülkede toplumun devamlılığını ilgilendiren sorunlar olduğu yerde duruyor. Bu açıdan en kritik sorunlardan biri kimyasal kirliliktir ve iklim krizi kadar ciddi bir sorundur…Marmara Denizi'ndeki ekosistem çöküşü ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanacakların bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Ülkemizin ormanlık ve sulak alanlarındaki yıkıma, tahribata ve kirliliğe hızla son vermek, koruyucu-onarıcı bir eylem planını ülke genelinde çok geç olmadan yürürlüğe koymak gerekiyor.
Posta
Bu gidişata artık bir son vermemiz gerekiyor: Telefon al, 2 yıl sonra yeni sürümü çıkınca hemen eskisini çöpe at, git yenisini al. Bu böyle olmuyor, gitmiyor. Etrafımızdaki çöp yığınları yükseldikçe yükseliyor. Hava kirlendikçe kirleniyor. Sular müsilaj kusuyor. Toprak kuruyor. ‘Al-kullan-at’ düzeninin bizi getirdiği yer burası.
Cumhuriyet
Son yıllarda büyük şehirlerde, özellikle de tatil yerlerinde deniz ve deniz canlılarına yönelik ihmaller, doğa ve canlı katliamlarına yok açtı, açmaya da devam ediyor.
Hurriyet
Meltem Özgenç’in Tarım ve Orman Bakanlığı verilerinden yola çıkarak yaptığı çalışmaya göre, başta Marmara Denizi olmak üzere son dönemde 80 milyon metrekare alan tarandı. 520 bin metrekare hayalet ağ, 9 bin adet sepet ve benzeri av malzemesi çıkarıldı... Görüyorsunuz ki bu kirliliğin sorumlusu ya balıkçılar, ya kıyılarda yaşayıp turizm geliriyle hayatlarını sürdürenler. Büyük çelişki değil mi?
Bandırma Şehir
Cumartesi bir açılışa katılmak için Livatya’ya gittim. Balıkesir Büyükşehir belediyesi’nin AB fonları kullanarak başlattığı Bandırma Entegre Arıtma Tesisleri’nin Livatya’ya yaptıklarını görünce içim cız etti. Livöatya’nın nasıl katledildiğini görmek için gidin derim.
Herkese Bilim Teknoloji
Okyanuslar ve denizler günlük yaşamımızda çok önemli bir yer tutar. Küresel iklimin düzenlenmesi, deniz ulaşımı, deniz turizmi ve balıkçılık kısaca mavi ekonomi ve mavi büyümenin motorudur. Ayrıca, denizler ve okyanuslarda yaşayan fitoplanktonlar soluduğumuz havadaki Oksijenin yarısını üretir. Yani bizim gözle göremediğimiz küçücük bitkisel canlılar denizlerde bir oksijen üretme fabrikası gibi çalışırlar. Bu nedenle de okyanuslardaki fitoplankton üretimi ve değişimi deniz bilimcilere denizel ekosisemlerin sağlığını anlamak açısından yol göstericidir.
Demokrat Kocaeli
Denizlerde avlanma yasağı başladı, balıkçılar şu günlerde ağlarını ve teknelerini onarmakla meşgul. Geçen sezonu değerlendiren Karamürsel Ereğlili balıkçılar, “Kötünün iyisi” yorumunu yapıyor. Bu arada, alınan önlemler sayesinde müsilajın etkisi giderek azalırken, denizde belirgin bir canlılık gözleniyor.
Bianet
Marmara Denizi’ne ve canlılarına sömüreceğimiz bir doğa kaynağı olarak değil, parçası olduğumuz nefes alıp veren ekolojik bir bütün olarak bakmamız gerekiyor.
Milliyet
İstanbul Boğazı bahar aylarında kendine has bir renge bürünür. Kimi yeni yeşillenen kimiyse yaz kış yeşil olan ve yeşilin yüzlerce tonunu yansıtan yamaçlarda birdenbire erguvani renkler ortaya çıkar. Bahar aylarında ortaya çıkan bu büyüleyici görüntü eski İstanbullular veya İstanbul yaşantısını merak edenler için mutlaka izlenmesi gereken bir tabiat şölenidir
NormHaber
Marmara Kimya Sanayi adlı şirket Gemlik’te yeni bir tesis kuruyor. Derin deşarj yapacak. Malzeme üretebilmek için gereken soğutma ünitesinde denizden çektiği suyu kullanacak, sonra da ısınan suyu denize akıtacak... Bursa Barosu, Mimarlar Odası Bursa Şubesi, DOĞADER, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, Başkan Yardımcısı Mert Dimili ve vatandaşlar adına Av. İsmail İşel, işte bu projenin iptali için dava açtı.
T24
Balık tutma uğraşı, tutulan balıkların masaya gıda olarak taşınması dışında insanlık tarihinin başlangıcından beri popüler bir eğlence de olmuş.
Hurriyet
Deli akan bir nehirle bir canlı, aynı adı taşıyabilir mi? Taşırsa neden taşır?
Hurriyet
Müsilaj başta olmak üzere deniz kirlenmesinin önlenmesi amacıyla hazırlanan yasa teklifi için yapılan toplantıda, oldukça çarpıcı bir örnek anlatıldı.
Herkese Bilim Teknoloji
Balıkçıların nez, salya, bilim insanlarının Müsilaj, vatandaşın sarı çamur dediği sarı, beyaz, renkli çamurumsu bir madde son iki yıldır, Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi’nde suyun üstünde ve altında sıkça görülmeye ve yayılmaya başladı. Gazetelerde haber oldu, sınırlı da olsa denize girenler şikayet etmeye başladılar. Başta Marmara Denizi’nde olmak üzere bu durum kabul edilebilir olmaktan çıkarak ekolojik bir yıkıma doğru gidiyor.
Cumhuriyet
Benim Marmaram... Dokusu, kokusu, balığı ile, üzerinde süzülen martıları ile... Yaşam alanım, gözümün nuru... Can çekişiyor. Ölüyor... İnsan kaynaklı kirlenmenin ve aşırı kullanmanın sonucu sahip olduğu değerleri birer birer yitiriyor. Birlikte seyrediyoruz. Oysa denizi kaybetmek, geleceği kaybetmek demek. 25 milyon insanın yaşamını sürdürdüğü, Türkiye’nin yüzde 3’ünü kaplayan Marmara hem önemli bir biyoçeşitlilik hem de kültürel çeşitlilik havzası.
Ergene Nehri çevresindeki Sanayi Kuruluşlarının atık suları, gene bölgenin Organize Sanayi Bölgelerinin kurduğu ve başında Devletin Valisi bulunan bir A.Ş. tarafından sözde Derin Deşarj yapılmak suretiyle arıtılmadan Marmara Denizine pompalanmaktadır. Sorumluların dahi sürece dahil olduğu bu ortamda yirmi vatandaş bu katliama sessiz kalmak yerine bir hukuk mücadelesi başlatmayı tercih etti ve Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/305 E. Sayılı dosyası ile Derin Deşarjın durdurulması istemli bir dava açtı.