İklim krizinin etkileri çoktan denizlerimize yansıdı. Ecem Kodak bu gerçeği çocuklarımıza anlatıp gelecek kuşaklara farkındalık kazandırmayı kendine misyon edinmiş, görsel yönetmenimiz Serhat Gürpınar’ın resimleri eşliğinde bir kitap yazmış. Hikâyenin kahramanları lüferler, kalkanlar, ahtapotlar ve hatta fitoplanktonlar olmuş. Bilimsel gerçekler pek parlak değil belki ama bu kitap çocuklara umut veriyor. Çünkü ne yapmaları gerektiğini anlatıyor.
Yayın Tarihi: 2024
Yazar: Ecem Kodak
Resimleyen: Serhat Gürpınar
Mustafa Kemal Atatürk’ün denizcilik anlayışı ve bindiği bilinen tüm deniz araçları ilk kez kitap haline getirildi. Milliyet Gazetesi Kıdemli Muhabiri Gökhan Karakaş ve deniz tarihçisi Ali Bozoğlu, Anadolu Mavisi isimli kitapta Atatürk’ün 1918-1938 tarihleri arasında yelkenliden yolcu vapuruna kadar 36 deniz aracına bindiğini anlatıyor. Türkiye’de ilk kez yapılan envanter çalışma, Atatürk’ün deniz araçlarında yaşadıkları fotoğraflarla anlatılırken, denizcilik tarihimizden önemli bir kesit sunuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıldönümünde ulusal klas kuruluşu Türk Loydu desteğiyle hazırlanan kitapta; bir istimbot, bir yelkenli, 3 özel yat, 4 savaş gemisi, 6 tekne-motor, 14 vapur olmak üzere 29 deniz aracının sabit tanımlaması yapıldı. Mavi Vatan doktrininin uygulayıcısı Amiral Cem Gürdeniz danışmanlığında deniz ve tarih tutkunlarıyla buluşan prestij kitapta, günümüze sadece Kartal, Savarona, Sarı Zeybek ve Acar gibi 4 deniz aracının ulaştığı bilgisi de yer alıyor.
Hayatımızın her alanında olan plastiğin mucize mi felaket mi olduğu yıllardır tartışılmaya devam ediyor. Bu tartışmaların bir çözüme ulaşmadığını, her yıl dünyada hiç hız kesmeden üretilen 380 milyon üzerindeki plastik ve türevlerinden anlıyoruz.
İnsanın, plastiği keşfettikten sonra zararlarını göz ardı ederek kullanması, doğanın plastiği bünyesinde eritememesi, onu yabancı olarak görmesi gibi hem insan hem doğa için bir tehdit olan plastiğin hayatımızı ve canlılığı nasıl yok ettiğini, onu bu kadar hızla yükseltip vazgeçilmez yapanın neler olduğunu merak ediyor musunuz?
İnsan, dünyayı plastik ambalajlarla kaplamaya devam ederse, gelecek için endişelenmek kaçınılmaz oluyor. Sadece anlık kullanılan ama sonrasında yüzyıllarca bizimle kalacak milyonlarca meta üretilmeye devam mı edecek? Hemen hemen her sektörde kullanılan ve girdiği her ortamda benimsenip alternatif bir çözüm üretme gereği duyulmayan plastiği bünyemizde barındırmak ne kadar doğru?
Sedat Gündoğdu, tüm bu kafa karışıklığı yaratan sorunların nedenlerini ve çözümlerini okuyucuya açıklayıcı ve sorgulayıcı bir dille aktarıyor. Bu bilgiler ışığında plastikten arınmayı dert edinerek çözümler üretmek de okuyucuya düşüyor.
Bir İstanbul Efsanesi, ekolojik kurgu ve fantazyayı birbirine harmanlayan bir göç hikayesidir. Boğaziçi’ndeki soyu tehlikede olan balık türlerinin ivedi göçünü anlatır. Bunu da beyin göçü ile bir noktada kesiştirir. Aynı zamanda bu vesile ile Boğaziçi’nde meydana gelebilecek gemi kazalarının sonuçlarını veya deniz ekosistemine yabancı bir tür karıştığı zaman diğer türlerin ne şekilde etkilendiğini bu göç hikayesinin içine harmanlar.
Yazar: Ayşegül Yalvaç
Arıkan ve Ünsever turizm terminolojisinde yeni bir tartışma başlatan ve turizm türleri yerine her türün sahip olması gereken temel özellikler açısından değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürdükleri “İyi Turizm”, “Doğru Turizm” ve “Organik Turizm” kavramlarını, sundukları bildirge ve kaleme aldıkları yazıları bir araya getirdikleri kitabı, bu kavramları geliştirilmek üzere okuyucu ve araştırmacılarla paylaşıyorlar. Kitap, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz değerli akademisyen, yazar İrfan Arıkan’a adanmış.
Gerçek bir katil, gerçek bir canavar mı, yoksa ona bu kimliği insanoğlu mu kazandırdı? Bu canavar sadece sık görüldüğü Avustralya ve okyanus sularında mı yaşar? Yoksa onun yaşam alanları içinde Marmara dahil Türk kıyıları da var mıdır? İnsanların onları, özellikle de Jaws filmi vizyona girdiğinden bu yana yok edilmesi gereken, acımasız, kahrolası yaratıklar olarak gördüğü bir gerçek…
Oysa bilimsel adıyla ‘Carcharodon carcharias’, halk arasındaki ismiyle ‘Büyük Beyaz’ hakkında bildiklerimizin pek çoğu rivayetlerden öte bir şey değil… Bu kitap ‘Büyük Beyaz Köpekbalıkları’ hakkında bilinçaltımıza yerleştirilen bilgiler arasında ne kadar çok şeyin yanlış olduğunu gösterdiği gibi, saygı duyulacak bir canlı türünün tarihsel hikayesini de okuyucuya sunuyor. Deniz Biyoloğu ve ülkemizin tek Köpekbalığı Uzmanı Hakan Kabasakal’ın belgesel niteliğindeki bu eserini, akıcı kalemiyle bir hikaye tadıyla okuyacaksınız…
Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister.
Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlılıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar… Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister…
Heyamola Yayınları bu düşünceden yola çıkarak, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi kapsamında başlattığı İstanbulum Kitap Dizisi’ni sürdürmektedir.
Hayatımın 32 yılı denize dalarak geçti. Gün oldu bilimsel araştırmalara katıldım ki aynı zamanda bir deniz biyoloğuyum, gün oldu derin karanlıktan hurdalar topladım, yevmiyeli dalgıçlık yaptım geçinmek için. Hâlâ da kazancımın büyük bölümü, derin karanlıkta tek başıma sürdürdüğüm toplayıcı dalgıçlıktan gelir.
Nihayet gün geldi ve hayatımı idame ettirmek için bir reklam ajansında metin yazarken buldum kendimi yıllar önce. Başta sudan çıkmış balığa dönmüştüm yazarlık mesleğinde. Karadaki yaşama da derinlerde geçirdiğim vakitler sayesinde katlanabilmiştim. Fakat satır aralarına dalmanın dalgaların altında kaybolmak kadar keyifli olabildiğini görünce dalgıçlık kadar çok sevdim yazarlığı da…
Ömrümüz Akıp Gitti Boğaz’da, bir dalgıcın olanca acılarını, çaresizliklerini, hayata tutunmak için katlandıklarını, anlatmak isteyip de anlatamadıklarını, anlatsa bile dinletemediklerini konu alan bir itirafname. George Orwell’in kitaplarında sık sık okurun karşısına çıkan “köleliğin yok olmadığı sadece biçim değiştirdiği, üç kuruşa emeğini satmak zorunda kalmak ve çoğu zaman hakkını alamamak” teması Ömrümüz Akıp Gitti Boğaz’da’nın da aslında fikrî belkemiğini oluşturuyor. Yine, Orwell’in Wigan İskelesi Yolu’nda enine boyuna irdelediği “alttabakaya” sualtı emekçiliği penceresinden bir bakış aslında Ömrümüz Akıp Gitti Boğaz’da…
Hep yeni çalışmalara imza atan değerli öğrencim ve şimdi meslektaşım Sayın Hakan Kabasakal’ın bu çalışması deniz bilimleri yanında denizciliğe de bir çeşitlilik ve zenginlik katacak nitelikte. Kitapta aynı zamanda sosyal olgulara da yer verilmiş, denizden geçinenlerin zorlukları, mutlulukları ve denize olan sonsuz bağlılıkları konusu satırlar arasında ilmik ilmik örülmüş adeta.
Öyle ki süngercilikten, salyangozculuğa, mercanlara, midyecilere uzanan bir yolculuğu anlatıyor. Belki biraz iddialı olabilir ama deniz edebiyatına bile katkı var bu kitapta. Konuları belli bir disiplin içinde toplaması, yer ve tarih isimlerindeki kesinlikler ve belgeye dayanan bu çalışma her deniz insanının okuması gereken bir eser. Köpekbalıkları konusundaki heyecanını aynen buraya
da taşımış değerli Kabasakal.
1980’li yıllarda Marmara seferlerinde Şarköy Feneri önlerinde gördüğümüz kalkan balıkları yok artık. Marmara’da aşk üçgenleri bulunan orkinoslar da gitti. Denizlerimizin hali ortada, gün günü aratıyor. Öyle ki araştırma seferlerinde gördüğümüz denizel türlere artık rastlamak büyük bir şans. Sadece Marmara değil elbet, Gökçeada’daki orfozlar, lahozlar bile gittiler. İşte bu
noktada kitabın önemi ortaya çıkıyor. İnsanlara denizi, deniz canlılarını sevdirmek için bu tür çalışmaların olması, devam etmesi ve çoğalması lazım.
Özetle ulusal bir seferberlik şart artık. Yoksa mavi gezegen bizden sonraki kuşaklara çok az şeyi bahşedecek. Türkiye denizlerinin korunmasına ve incelenmesine katkıda bulunacak bu çalışma için kendisini bir defa daha kutluyor ve kendisine başarılar diliyorum.
Prof. Dr. Bayram Öztürk – Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı
Hikâyemiz 13 Şubat 1352 tarihinde, Galata ve Sarayburnu arasında, Cenova ve Venedik donanmalarının savaşıyla başlıyor. Akdeniz’in uzak ucundan gelen Aragon gemilerinin ve bu suların ev sahibi Bizans donanmasının Venedik’le ittifak yaptığı, Osmanlılar’ın ise Cenova’yı destekledikleri bu savaş gün boyu sürüyor. Savaşın en kızıştığı saatlerde Üsküdar açıklarında beklemekte olan Cenova hazine gemisi Scirocco (siroko), belki Bizanslılar’ın püskürttüğü Rum ateşinin, belki de Osmanlı okçularının sebep olduğu dost ateşinin sonucu yanarak batıyor. Ambarında taşıdığı göz kamaştıran bir hazine, böylece Boğaz’ın derin karanlığında kaybolup gidiyor. Gerçek olan hazine asırlar içinde bir Boğaz efsanesine dönüşüyor.
Nihayet hazinenin yeri en sonunda bulunur ve ardından Boğaz’da bir define avı başlar. Defineden pay verme vaadiyle gözleri boyanan yiğit dalgıçlar, aslında ölüme mahkûm edildiklerinden habersizdirler. Bir yanda İtalyan donanmasının en yeni savaş gemilerinden birisi ve İtalyan komandoları, diğer yanda SAT’lar, Sahil Güvenlik, Deniz Polisi ve İstanbul Emniyeti de bu serüvene dâhil olunca, Boğaz’da sadece define değil, bir de insan avı başlar.
İstanbul Boğazı’nın derin sularında yüzyıllık uykularından uyandırılan gazozların, sodaların ve içkilerin gün ışığına çıkarılan öyküleri anlatılıyor Boğaz’ın Dibini Eşeleyen Şişe Delisi’nde. Kitabın yazarı Hakan Kabasakal, hem okullu hem de alaylı profesyonel bir dalgıç ve deniz biyoloğu aynı zamanda. Kendisi otuz yılı aşkın süredir Boğaz’ın derin karanlığına dalıp çıkıyor ve hayatını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu gelirin bir kısmını, dibe takılıp kalmış hurdaları gün ışığına çıkararak kazanıyor. Derinlerdeki ekmek kavgası sırasında, eski İstanbulluların yaşamlarından gelip geçmiş ve en sonunda Boğaz’ın dibini boylamış markalar da çıkarmış karşısına. Onlara karşı duyduğu ilgiyi “Görmezden gelmem onları. Her biri sanki kendi hikâyesini fısıldar, geçmişini anlatır…” diyerek ifade ediyor.
Yazar eski markaların peşindeki serüveni sayesinde, geçmişteki hemşerilerimizin tüketim alışkanlıklarını ucundan kıyısından öğrenme fırsatı bulurken, zamanla artan bir hikâye dağarcığına da sahip olmuş. Boğaz’ın dibinde unutulmaya terkedilmiş asırlık çöpler yazara göre, şehirdeki kadim tüketim alışkanlıklarını açığa vuran birer belge aslında! Kentin köklü geçmişiyle kıyaslandığında en fazla bir asırlık küçük bir zaman dilimini anlatan cama yazılmış hikâyeleri Boğaz’ın Dibini Eşeleyen Şişe Delisi’nde derleyerek değerli okurlara sunuyor.
Marmara Denizi’ni kapladığında varlığından haberdar olduğumuz müsilaj, denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin sonucu. Denizi sihirbaz zannettik. Yıllardır 25 milyon insanın evsel atıklarını, Türkiye’nin yarısına hizmet sunan endüstrinin atıklarını, denizcilik faaliyetleri sonucu ortaya çıkan atıkları ve yoğun tarımsal üretimden kaynaklanan atıkları yeterince arıtmadan denize boca ettik. Denizin can damarı olan akarsuları birer atık kanalı haline getirdik. Yanlış avcılık teknikleriyle dibini kazıdık. Orijinal yapısının aslında kırılganlığının da bir göstergesi olduğunu dikkate almadık. Nedeni insan olan iklim değişiminin yıkıcı etkilerinin denizleri de ısıtacağını düşünmedik. Sonra müsilaj ortaya çıkınca suçlu aramaya başladık. Oysa müsilaj, kirlenen ruhlarımızın, denize karşı kaybettiğimiz saygının bir dışavurumuydu aslında. Eğer denizle olan ilişkimizi doğru bir temele oturtmazsak zamanı meçhul, tekrarı kesin yeni müsilaj kâbuslarıyla yüzleşeceğiz. Yol ayrımındayız. Ya denizin müsilajla verdiği mesajı alıp denizimizi kurtaracağız ya da vazgeçeceğiz.
Yazar: Mustafa Sarı
Yayın Tarihi: 2022
Denizi daha iyi tanımamızı sağlayan rehber niteliğindeki ‘Kültürü ve Görgüsüyle Denizcilik’ kitabıyla okur karşısına çıkan Cem Gürdeniz, “Yaşamın çelişkilerini, iyi günün kötü günün, iniş ve çıkışın doğadaki felsefesini en iyi deniz öğretir” diyor.
https://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/deniz-yasam-karmasasinin-kaynagidir-42071247
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı ve Müsilaj Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, bilimsel araştırmalar için yaptığı dalışlarda, müsilaj kümesinin üzerine yuva yapıp hayatta kalmaya çalışan bir çırçır balığından etkilenerek kitap yazdı.
İş Bankası Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtımında şu ifadeler kullanılıyor: “Kitap müsilajı tüm yönleriyle ele alıyor. Müsilajın oluşumunu, nedenlerini, kirlilik kaynaklarını akıcı bir dille açıklıyor. Müsilajla ilgili akla gelebilecek bütün soruları hepimiz adına sorarak cevaplıyor. Ağıt yakmayı bırakıp, müsilajdan yaptığı yuvasında neslini devam ettirmeye çalışan çırçır balığının yaktığı umut ışığının peşine düşmeyi öneriyor. Suçu başkalarına atmak yerine bireysel olarak yapabileceklerimizi bize hatırlatıyor.”
Halen Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nde akademikçalışmalarını sürdüren, düzenli dalışlar yaparak konuşla ilgili farkındalık yaratmaya çalışan Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında Marmara Belediyeler Birliği bünyesinde kurulan Bilim ve Teknik Kurulu’nun da üyesi.
Sarı, kitabı kaleme alma düşüncelerini de şöyle özetliyor: “Marmara Denizi’ni kapladığında varlığından haberdar olduğumuz müsilaj, denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin sonucu. Denizi sihirbaz zannettik. Yıllardır 25 milyon insanın evsel atıklarını, Türkiye’nin yarısına hizmet sunan endüstrinin atıklarını, denizcilik faaliyetleri sonucu ortaya çıkan atıkları ve yoğun tarımsal üretimden kaynaklanan atıkları yeterince arıtmadan denize boca ettik. Denizin can damarı olan akarsuları birer atık kanalı haline getirdik. Yanlış avcılık teknikleriyle dibini kazıdık. Orijinal yapısının aslında kırılganlığının da bir göstergesi olduğunu dikkate almadık. Nedeni insan olan iklim değişiminin yıkıcı etkilerinin denizleri de ısıtacağını düşünmedik. Sonra müsilaj ortaya çıkınca suçlu aramaya başladık. Oysa müsilaj, kirlenen ruhlarımızın, denize karşı kaybettiğimiz saygının bir dışavurumuydu aslında. Eğer denizle olan ilişkimizi doğru bir temele oturtmazsak zamanı meçhul, tekrarı kesin yeni müsilaj kâbuslarıyla yüzleşeceğiz. Yol ayrımındayız. Ya denizin müsilajla verdiği mesajı alıp denizimizi kurtaracağız ya da vazgeçeceğiz.”
https://www.iskultur.com.tr/musilaj.aspx
1980’li yıllarda Marmara seferlerinde Şarköy Feneri önlerinde gördüğümüz kalkan balıkları yok artık. Marmara’da aşk üçgenleri bulunan orkinoslar da gitti. Denizlerimizin hali ortada, gün günü aratıyor. Öyle ki araştırma seferlerinde gördüğümüz denizel türlere artık rastlamak büyük bir şans. Sadece Marmara değil elbet, Gökçeada’daki orfozlar, lahozlar bile gittiler. İşte bu noktada kitabın önemi ortaya çıkıyor. İnsanlara denizi, deniz canlılarını sevdirmek için bu tür çalışmaların olması, devam etmesi ve çoğalması lazım.
Yazar: Hakan Kabasakal
Yayın Tarihi: 2022
kitap kültür sanat
İstanbul’un Deniz Canlıları, “Nasıl bir kaynak kitaba sahip olmak isteriz?” sorusundan yola çıkılarak, eşsiz sualtı canlılarının inanılmaz öyküleriyle büyülenmiş bir yazar ve fotoğrafçı tarafından hazırlandı. Kitapta, İstanbul denizlerindeki tüm canlıları temsil eden balıklar, kıkırdaklılar, algler ve süngerler gibi 13 farklı guruptan 331 tür sualtı canlısı yer alıyor. Bu haliyle, İstanbul’un bin yıllardır denizle olan ilişkisini detaylarıyla anlatan bir belgesel eser olma özelliği taşıyor.
Yazar: Mert Gökalp
Yayın Tarihi: 2022
İklim Değişikliği ve Denizlerimiz Çalıştayı 15 Ocak 2021 tarihinde çevrimiçi yapılan bir etkinlik oldu. Yüksek ilgi gören bu etkinliğe 300’e yakın katılımcı kayıt yaptırdı. Uzun zamandır planladığımız çalıştayı ülkemizin iki güzide kuruluşu TÜDAV ve ODTÜ Denizi Bilimleri Enstitüsü olarak birlikte yapmaktan büyük bir onur duyduk. Bu tür işbirliklerinin ve sinerji oluşturulmasının ülkemiz için örnek olmasını diliyoruz. Kitabı Birleşmiş Milletler Okyanus on yılı (UN Ocean Decade, 2021-2030) dönemini kapsayan süreçte yayınlamamızı da bir etkinlik olarak önemsiyoruz.
Yazar: Barış Salihoğlu, Bayram Öztürk
Yayın Tarihi: 2021
İ.K Makris okuyucuyu sadece kaybolmuş bir kültürle tanıştırmakla kalmıyor, modern Yunancanın farklı bir diyalektini konuşan Erkek Rumlarına ait sözcükler, deyimler, atasözlerine vb de yer vererek Anadolu Rumlarının kültürlerinin yeni nesillerce öğrenilmesini sağlıyor. Baba-oğul Makrislerin yazılarından yapılmış olan bu derleme ayrıca Anadolu Rumlarının tarihi, etnolojisi, dilleri üzerine çalışmalar yapmakta olan araştırmacılar için de birinci elden kaynak olma özelliği taşıyor.
Yazar: Konstantinos S. Makris, İppokratis K. Makris
Yayın Tarihi: 2021
kitap kültür sanat
Eğer bir denizin ortasında yaşıyorsan her şeyine deniz karar verir ve her şeyin denizin sunduğu kadardır. Deniz gibi hisseder, deniz gibi düşünürsün çoğu vakit. Gülümsediğinde gülümser, hiddetlendiğinde hüzünlenirsin. Deniz güzelse güzelsin, deniz kadar mavisin ve deniz kadar derinsindir. Rüzgârına kapılırsan yelkenlerin dolar. Hüznüne kapılırsan yüreğin kabarır. Gelgitlerin olur, birbirine benzemeyen. İnandığın güzel şeylerin, bir yanılgı olduğunu anlayınca, derine çekilirsin. Eğer bir adada yaşıyorsan denize benzersin.
Yazar: Serap Ay Zor
Yayın Tarihi: 2021
kitap kültür sanat
Marmara Adalı araştırmacı-yazar H. Can Yücel’in Marmara Adası’nın 1922’den günümüze ulaşım konusunu ele aldığı kitabı “Ada’ya Yolculuk” Adalı Yayınları’ndan çıktı. Onlarca adanın tanıklıkları, yedi yıllık araştırmanın ürünü kitap 350 sayfalık bir külliyat niteliğinde.
Yazar: H. Can Yücel
Yayın Tarihi: 2021
Hidrobiyolog M. Levent Artüz, daha 15 yıl önce yaptığı araştırmaların sonucunda Marmara Denizi’ndeki oksijenin sıfıra yaklaştığını belirtmiş ve şu saptamada bulunmuştu: “Bir benzetme yapmak gerekirse Marmara Denizi komada ve ölmek üzere olan bir hastaya benziyor.” İşte o hasta bugünlerde “müsilaj” ile son nefesini vermeye hazırlanıyor ne acı ki…
Peki hastayı kaybediyor muyuz? Marmara Denizi’ni kurtaramaz mıyız?
Elbette Marmara Denizi kurtarılabilir; ama akılla, bilimle, uzun vadeli projelerle ve kamucu anlayışla, denizci yaklaşımla…
Bir de Marmara Denizi’ni hangi anlayışla ve hangi projelerle adım adım bu koma haline getirdiğimizi saptayarak elbette…
İşte Hidrobiyolog M. Levent Artüz, Marmara Denizi’ni bu noktaya getiren anlayış ve projelerle hesaplaşıyor ve denizlerimizin nasıl kurtarılacağını anlatıyor…
Yazar: M. Levent Artüz
Yayın Tarihi: 2021
Marmara Denizi’nin güneyindeki adalarda yer alan tarihi yapıların ele alındığı bu çalışmanın temel amacı, adanın mimarlık tarihini değerlendirmek, özellikle risk altında bulunan mimari eserlerin mevcut durumlarının tespitini sağlamak ve bilimsel önerilerle ömürlerinin uzamasına katkıda bulunmaktır. Yerleşim tarihi, yapılar tarihi, mimari analiz, yasal durum tespiti, risk analizi ve gelecek senaryoları içeren bu kitabın, ilgili kişi, kurum ve kurulların karar süreçlerinde faydalı olması hedeflenmiştir.
Yazar: KMKD
Yayın Tarihi: 2020
kitap kültür sanat
Bugünden geriye dönüp baktığımızda eski İstanbul’da oldukça şaşıracağımız bir lüfer tutkusu vardır. Bugün de bazı İstanbullular aynı tutkuyu paylaşırken, diğerleri bu tutkuyu unuttu. Bu eser günümüzde İstanbul’a dışarıdan gelip yerleştikten sonra bu muazzam şehrin kendisine ait tatlarını merak edenleri, o eski şehrayinle buluşturmayı arzu ediyor.
Yazar: Ruhi Güler
Yayın Tarihi: 2019
kitap kültür sanat
Adalara dalmaya gelenler halen ne kadar çok türün bu sularda barındığını yaratılacak denizer koruma alanlarının neden önemli olduğunu iyi bilirler. Doğru bir deniz koruma ve yönetim planının gerçekleşmesiyle geleceğimize miras bırakacağımız bir denizel yaşamın sürdürülebileceğine inanırlar. Yıllardır bu sularda dalıp halen direnmekte olan canlı yaşamını araştıran bilim insanları, su altının mucizevi yaşamını videoya alan ve fotoğraflayan değerli dostlarımızın katkılarıyla hazırlanan bu rehber kitapta adaların oluşumu genel tarihi ve adaların çevresinde dalınabilecek noktalar, siz değerli okuyucu ve izleyicilere kitabın içindeki QR kodlarla desteklenen videolarla tanıtılıyor.
Yazar: Volkan Narcı
Yayın Tarihi: 2019
kitap kültür sanat
İstanbul’da deniz ulaşımının tarihine akillas millas’ın usta işi çizimleriyle hızlı bir bakış.
Yaklaşık 80 çizimden oluşan bu kitap, adalar müzesi’nin aynı adı taşıyan sergisi için özel olarak hazırlandı.
Kitabın önsözü, bölüm başları ve çizim altyazıları birlikte okunduğunda, İstanbul’un yaklaşık 250 yıllık deniz ulaşımı tarihine önemli bir not da düşülmüş oluyor.
Yazar: Akillas Millas
Yayın Tarihi: 2017
Tarihi dönemlerde İstanbul ve çevresindeki balık çeşitliliği ve bolluğu balık avcılığının çeşitli tarzlarda gelişmesine, balık satıcılığının bir iş kolu olarak ortaya çıkışına ve devletin hatırı sayılır gelir kaynaklarından birine sahip olmasını sağlamıştır. Bu eserde balıkçıların sosyal bir grup olarak Osmanlı dönemi İstanbul’unda geçirdikleri süreç ve bu yaşamla ilişkili bulunan diğer unsurlar incelenmekle birlikte tarihsel verilerin imkan verdiği ölçüde balıkçıların bireysel hikayeleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Yazar: Nejdet Ertuğ
Yayın Tarihi: 2015
kitap kültür sanat
Hamdi Arpa tarafından yazılan, Ziraat Mühendisleri Odası tarafından yayın haline getirilen “Balıkçılık Tarihimizden Notlar” adlı kitap, Türkiye balıkçılık tarihine ışık tutuyor. Sekiz farklı konunun bölümler halinde ele alındığı kitap, okuyucularını Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor.
Yazar: Hamdi Arpa
Yayın Tarihi: 2015
kitap kültür sanat
İstanbul Balık Kültürü hem bu unutulmuşluk perdesini bir parça olsun aralamak hem de İstanbul balık kültürüne katkıda bulunmak maksadıyla Asaf Muammer Bey’in kaleme aldığı bazı yazıları ve kendisiyle yapılan röportajları bir araya getirmektedir.
Kitap, İstanbul kültürünün alamet-i farikası olan özelliklerden bir tanesini, maalesef artık büyük ölçüde yitirdiğimiz leziz balıklarını hatırlatmanın yanında balıkçılık mesleğinin inceliklerine de değiniyor.
Eski Boğaziçi’nin günlük hayatına dair samimi anıların da yer aldığı bu yazılar, görsel malzemeleriyle belgesel tadını ihtiva ediyor.
Yazar: Asaf Muammer, Ruhi Güler
Yayın Tarihi: 2015
“Balık Ağalara Takıldı”, Gazeteci Kadir Can’ın görsel ağırlıklı belgesel nitelikli dördüncü kitabıdır.
Bu kitap, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Ödülleri yarışmasının gazetecilik dalında övgüye değer bulunarak ödüllendirildi. Kadir Can’ın üç kitabı da basında büyük ilgi gördü, televizyon kanallarında yaklaşık 50 kadar program yapılırken gazete ve dergilerle, internet sitelerinde önemli ölçüde yer aldı.
Balık hallerinde komisyonculuk, 5 milyon dolarlık gırgır takımlarıyla avcılık yapıp orkinos çitlikleri olan ve birbirleriyle kıyasıya rekabet ederken diğer balıkçıları da kredi verip borçlandırıp bu yarışın içine çekenlerin denizleri ne hale getirdiğini anlatan bu kitap Türkiye’de balıkçılıkla ilgili yayınlanmış en önemli belgesel olmaya adaydır.
Yazar: Kadir Can
Yayın Tarihi: 2013
Artun Ünsal, Boğaz’ın Beş Efendisi’nde balıkları anlatıyor bize: Boğaz’ın sultanı lüferi, onsuz Boğaz’ın öksüz kaldığı palamutu, hunhar bir balık olan levreği, barbunyayı aratmayan tekiri, Boğaz’ın sadık yâri istavriti…Boğaz’ın bu ‘beşibiryerde’si, tarih boyu bizi beslemenin, damağımızı şenlendirmenin yanı sıra alışkanlıklarımıza, kültürümüze, başka bir deyişle, genlerimize dek işlemiştir.
Yazar: Artün Ünsal
Yayın Tarihi: 2011
kitap kültür sanat
Dünya şampiyonu sualtı fotoğraf sanatçısı Alptekin Baloğlu, sualtından bir balığın gözüyle Boğaziçi’ne bakıyor. Yalılar, saraylar, iskeleler, anıtlar, hisarlar, camiler, Kız Kulesi, Haydarpaşa, balıkçılar, çinekop, kefal, lüfer, şehir hatları vapurları, şilepler, Ortaköy’den Kavak’a kadar boğazın belleklerimize işleyen güzellikleri, sandala çekilen lüferin gözüyle yansıyor sanki bizlere.
Yazar: Alptekin Baloğlu
Yayın Tarihi: 2009
kitap kültür sanat
Levent Artüz’ün editörlüğünü yaptığı kitap Türkiye Barolar Birliği Yayınları tarafından basıldı.
Dünyadaki tüm çevresi bir ülke sınırları içinde kalan tek deniz olan Marmara Denizi ile ilgili olarak senelerdir süren ve neredeyse 3. kuşağa aktarılmış birikimler çerçevesince, bu kendine has, eşsiz denizi geniş kitlelere tanıtacak ve belki de en önemlisi bu eşsiz denizimiz üzerine bir tartışma/sorgulama başlatacak bir kitap olma amacıyla yazılmıştır.
Kitap ilk bölümünde Prof. Dr. Barış Mater’in kaleme aldığı “Marmara Denizi’nin Coğrafi özellikleri” ile başlamaktadır. Takip eden bölümlerde sırası ile, Prof. Dr. Aral I. Okay ve Doç. Dr. Nilgün Okay’ın kaleme aldıkları “Marmara Denizi’nin Jeolojisi”, Levent Artüz’ün derlediği “Marmara Denizinin Oşinografik Özellikleri”, “Marmara Denizi’nde Kirlilik” ve “Marmara Denizi Ekolojisi” bölümleri ile devam etmekte ve bölüm Av. Güneş Gürseler’in kaleme aldığı “Marmara Denizi’nin Hukuksal Durumu ve Bu Çerçevedeki Temel Çözüm Önerileri” ile son bulmaktadır.
Yazar: M. Levent Artüz
Yayın Tarihi: 2007
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çevreye olan duyarlılığın ve alınan tedbirlerin en üst seviyeye geldiği bu dönemde Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV)’ın öncülüğünde son derece deneyimli bilim insanlarının ve uzmanların hazırladığı bu kitabın deniz kirliliğinin tanınması, tedbirlerin alınması, uluslararası çalışmaların tanıtılması ve deniz çevresinin korunmasının bilimsel esaslar çerçevesinde yapılması bakımından önemi büyüktür.
Yazarlar: Kasım Cemal Güven, Bayram Öztürk
Yayım Tarihi: 2005
Müslüman Türkler, Ortodoks Rumlar, Ortodoks Arnavutlar, Museviler, Camiler, Kiliseler, Manastırlar, Sinagoglar ve Mezarlıklar! Dünyadaki hiçbir adada, bütün bu insanlar asırlarca kardeş gibi bir arada yaşamadılar. Savaşlar oldu. Göçler oldu, birbirinden ağlayarak ayrıldılar; sonra ikinci ve üçüncü kuşaklar buluştuklarında yine birbirine sarılıp ağladılar. Dillerini bilmeseler de, sanki yıllar evvel birlikte yaşamışlar gibi; dünyanın binbir ucundan bir araya gelmek için bugün de koşuyorlar. Yine yerleşenler, başka yerlerden gelenler, başka yerlere gidenler ve onları birleştiren tek yer Marmara Adası.
Yazar: Ahmet Enön
Yayın Tarihi: 2004
kitap kültür sanat
Türkiye’nin 159 ada, adacık ve kayalığı vardır. Marmara Adalarında yaşayanlar bu adaları bekleyen maaşsız bekçilerdir. Adalarda yaşamak denizde bir teknede yaşamak gibidir. Yazları güzel, kışları zordur.
Yazar: Ahmet Enön
Yayın Tarihi: 2003
kitap kültür sanat
Maksut Ağa ile Beylerbeyi’ne dönerken sandalın başaltında teneke bir sandık gözüme ilişti. Belki safra olarak oraya koymuştur diye düşündüm. Yine de dayanamayıp sordum. “Kitap sandığı,” dedi. “Onların arasında Aristo var, Eflatun var, Tolstoy var. Onları okurum. Ama Bey, sabahın bu saatinde Boğaz’a bak. Bundan güzel kitap olur mu?” dedikten sonra bir süre hiç konuşmadan denizi seyretmesi beni çok etkilemişti…
Yazar: Ali Pasiner
Yayın Tarihi: 2001
kitap kültür sanat
Değersiz yapılara sıva olmadan önce kurtarıp derlemeğe çalıştığım eserleri Erdek’te kurduğum açık müzeye yerleştirirken bu didinmelerime kendince acınan ve Hadrianus tapınağındaki kireç ocağını son işletenler arasında bulunan birisi ‘Günün birinde bir kaymakamın bu taşları toplamaya kalkışacağını ne bilirdim. Ocakta öyle heykeller yaktım ki çıplak kadınlar kireç olunca bile hala bana güler dururlardı’ demişti. Elinizdeki kitap işte bu sözler yüzünden yazılmıştır.
Yazar: Reşit Mazhar Ertüzün
Yayın Tarihi: 1999
kitap kültür sanat
Marmara Adası: Suyu, ormanı, madeni vardır, rutubetsizdir, iklimi ılımandır, denizin tuzluluk derecesi normaldir, her türlü meyve ve tahıl ürünleri, sebzeler yetişir. Hayvancılıkta kendine yeterlidir. Ve hiç bir adada görülmeyen yüksekliktedir. Denizden 700 metre yüksekliği ile bir DÜNYA ADASIDIR MARMARA. Dağlarından bal ovalarından yağ akan Marmara için önsöz bile yazmak zor. Marmara için çalışalım, öldüğümüzde Marmara’nın taşında toprağında sonsuza dek yaşayalım…
Yazar: Ahmet Enön
Yayın Tarihi: 1995
kitap kültür sanat
İstanbul, Türkiye ortalamasının çok üstündeki nüfus artışı, arzu edilmeyen ölçüde sanayileşmesi, çarpık yapılaşması ile Türkiye’nin en sorunlu kentlerinden biri durumuna gelmiştir.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çevre sorunları insanların günlük yaşamlarını önemli boyutlarda ve olumsuz yönde etkileyen bir hale gelmesi sebebiyle, giderek daha fazla ilgi çekmekte ve her geçen gün sorunun çözümü daha da güçleşmektedir.
Bu araştırmada öncelikle istanbul’un çevre sorunlarının çeşitli yönleri ile -hava, su, toprak, gürültü kirliliği, gecekondulaşma sorunu- ortaya konması, sebeplerinin belirlenmesi ve çözüm önerileri getirilmesi amaçlanmıştır.
Yazar: Derin Orhon
Yayın Tarihi: 1991
Yazar, kitabın ilk bölümüyle ormanlarımızı tüm yönleriyle mercek altına yatırıyor. Orman katliamını, orman muhafızlarından, orman köylülerine, tarla açmak için yakılan ormanlardan, yalabukla boğulan ormanlara, geniş bir perspektiften gözler önüne seriyor. İkinci bölümünde ise Yaşar Kemal küçük balıkçısından, trolcusuna, lambacısından Topal Hasan’ına dostuyla, düşmanıyla denizlerimizi; özellikle de Marmara’yı, 40 yıl öncesinden bugünün sorunlarını irdeliyor. Yanıtlarını aramakla kalmıyor, küçük balıkçının ağzından, trolcunun dilinden ve en sonunda kendi serzenişiyle haykırıyor.
Yazar: Yaşar Kemal
Yayın Tarihi: 1985
kitap kültür sanat
İstanbul’un karmaşasından bunalan Metin, annesini de alıp yıllar önce Gökova’ya yerleşmiş, kardeşi kabul ettiği İsmet’le beraber balıkçılık yapmaktadır. Günün birinde koca bir orfoz çıkar karşısına, yüz kilodan fazla, huylu mu huylu. Metin gün geçtikçe takıntı haline getirir bu orfozu. Öyle ki başka bir şey düşünemez olur.
Yaman Koray Büyük Orfoz’da denizin altıyla üstünü birbirine karıştırıyor. Balıklar insana dönüşüyor, insanlar şehirden kaçıp denizlere saklanıyor ancak av bir türlü bitmiyor.
Yazar: Yaman Koray
Yayın Tarihi: 1979
Deniz Küstü Yaşar Kemal’in İstanbul’u anlatan romanıdır. Bu romanda yazar insanları, ağaçları, suları, balıkları, otomobilleri, minareleri, kuşları, camileri ile bütün bir şehrin dokusunu ve bu dokunun çürüyüşünü anlatmaktadır. Kitap,1985’te Collins and Harville Press tarafından İngilizce yayımlanmıştır.
Yazar: Yaşar Kemal
Yayın Tarihi: 1978
kitap kültür sanat
Yaman Koray, Deniz Ağacı’nda okuru 1960 yılına, Marmara Adası’ndaki yoksul balıkçıların yanına götürür. Birkaç aylık kılıç sezonu adadaki bütün dengeleri altüst eder. Kılıç, sadece bir balık değildir. Bir umuttur, aşktır, öfkedir; yani hayattır. Kalasa çıkan balıkçılar ellerindeki zıpkını kılıca değil, kör talihlerine, içlerinde kalmış ukdelere, ille de yüreklerine fırlatırlar: Deniz de en az kara kadar mücadele gerektirir.
1974’te Kanlı Deniz adıyla beyaz perdeye uyarlanan Deniz Ağacı’yla beraber Dedalus’taki Yaman Koray kitaplarına “vira bismillah” diyor ve motorları maviliklere sürüyoruz.
Yazar: Yaman Koray
Yayın Tarihi: 1962
Marmara denizinin bulutları, havası, rüzgarları, fırtınaları, yaşayan hayvan türleri, balıkları, balık mevsimleri, sularının ayrıntılı analizi, Çanakkale ve İstanbul boğazları, köprüleri, fenerleri, Marmara denizindeki gemi kazaları, marmara denizi ile ilgili hazırlanan haritalar gibi, bir coğrafya kitabının sınırlarını çokça aşan, Marmara ile ilgili derin bir bilgi kaynağı, yirmi beş yıllık emekle oluşturulan bir rehber.
Yazar: Ahmet Rasim Barkınay
Yayın Tarihi: 1945
kitap kültür sanat